- koruma
isim Korumak işi"Bütün oba sevdalıları korumanın sevinci, övüncü içindeydi." - Y. Kemal
- orospu
isim Hayat kadını
- korumak
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon
- eşlik etmek
bir solist, bir çalgı veya orkestra ile birlikte müzik icra etmek, refakat etmek
- refakatçı
Turizm ve Otelcilik, Bir konferansa, toplantıya ya da fuara katılacak bir temsilci ile birlikte resmî kimliği ve görevi olmadan gelen kişi.
- kafile
isim Birlikte hareket eden topluluk"Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle." - Y. K. Beyatlı
- maiyet
isim Üst görevlinin yanında bulunan kimseler, alt kademedekiler
- refakat etmek
beraberinde gitmek, arkadaşlık etmek, eşlik etmek"Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?" - A. Ş. Hisar
- kavalye
isim Kadına, dansta eş olan veya bir yerde, toplantıda arkadaşlık eden erkek"Kadınların karşısına da yine bekârlardan ve karısı yanında olmayan erkeklerden bir kavalye grubu diziliyordu." - R. N. Güntekin
- eşlik
isim Eş olma durumu
- refakat
isim Arkadaşlık etme, birlikte bulunma"Nice yıllar devam eden bir refakatin hatırası bundan mı ibaretti?" - A. Ş. Hisar
- eskort
isim Koruma aracı
- eşlik eden
- muhafız takımı
- muhafız, maiyet, kavalye, refakatçi, refakat etmek, eşlik etmek