- eşitlik
isim İki veya daha çok şeyin eşit olması durumu, denklik, müsavilik, müsavat, muadelet"Böyle bir eşitlik, ehliyeti olan herkesin en yüksek makamlara çıkabilmesi demek." - C. Meriç
- eşit
sıfat Yapı, değer, boyut, nicelik ve nitelik bakımından birbirinden ne artık ne eksik olmayan (iki veya daha çok şey), müsavi"Bunlar bastonlarına dayanarak hep eşit adımlarla yürürler." - S. Birsel
- denk
isim Yük hayvanlarının sağ ve soluna konulan iki yük parçasından her biri"Yükün bir dengi fasulye, bir dengi nohut."
- denk
sıfat Ağırlık bakımından eşit olan
- ayni
sıfat Gözle ilgili
- bedel
isim Değer, fiyat, kıymet
- müsavi
sıfat Eşit"Kendisi için bu budalaların arasında bir dakika geçirmek artık bir asır kaybetmeye müsaviydi." - Ö. Seyfettin
- karşılık
isim Bir davranışın karşı tarafta uyandırdığı, gerektirdiği başka davranış, mukabele"Haykırışlarına etraftan karşılık gelmiyordu." - H. R. Gürpınar
- tekabül
isim Karşılık olma, karşılama, yerini tutma
- muadil
sıfat Eşit, denk, eş değer
- denklik
isim Denk olma durumu, eşitlik, müsavat, akreditasyon
- eşit olarak
- eşdeğer
- eşdeğer olarak
- muadil olan şey
- muadil olma
- eşit alanlı
- bedel karşılık
- eşdeğer, denk, karşılık, ivaz, eşit
- eşit miktar. equivalence eşdeğerlik
- eşit olarak.
- karşılama equivalently eşdeğer şeklinde