- içine almak
kapsamak"Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir." - Ç. Altan
- kuşatmak
-i Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek"Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı
- çevrelemek
-i İçine almak"Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım." - R. N. Güntekin
- etraf
isim Yanlar, taraflar"Her vakit oturdukları büyücek masanın etrafına yerleştiler." - P. Safa
- muhit
isim Çevre, yöre, etraf"Geniş enginlere, bitmez ufuklara alışan korsanı bu dar muhit sıkıyordu." - N. Hikmet
- ihata etmek
çevirmek, çevrelemek, kuşatmak, sarmak
- etrafını çevirmek
- etrafındaki
- etrafındaki.
- içinde bulunulan şartlar. environmen'tal çevresel
- şamil olmak. environment çevre