- öz
isim, felsefe Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı"Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." - H. Taner
- öz
sıfat Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan"Size öz evladım gibi davranacağım." - A. Kulin
- öz
isim Dere, çay
- varlık
isim Var olma durumu, mevcudiyet"Bir millet, varlığını, her şeyden çok dilinde yaşatır." - O. V. Kanık
- zat
isim Kişi"Tanıdıklarımdan bir zat, meyveleri hiç sevmez." - A. Haşim
- vücut
isim İnsan veya hayvan gövdesi, beden"Koltukta vücudunu bir yandan bir yana çevirirken âdeta inliyor." - R. N. Güntekin
- varoluş
isim, felsefe Yaşama, var olma, bir şeyin ne olduğu, nasıl olduğu değil, var olduğu olgusu, mevcudiyet, öz karşıtı"Artık yaradılışının, varoluşunun, hayatla ödüllendirilişinin sebebini bilmektedir." - T. Buğra
- birim
isim Bir kümenin her elemanı
- mahiyet
isim Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas"Üstelik tiyatroda her şey şahsi bir mahiyet arz eder." - A. K. Tecer
- şey
isim Madde, eşya, söz, olay, iş, durum vb.nin yerine kullanılan, belirsiz anlamda bir söz"İnsan bir şeyin değerini ondan yoksun kalınca anlıyor." - Halikarnas Balıkçısı
- mevcudiyet
isim Varlık"Ey Türk gençliği! Birinci vazifen Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur." - Atatürk
- kendilik
isim, felsefe Bir nesnenin varlığını veya tözünü oluşturan şey
- mahiyet.
- tek ve bağımsız varlık, mevcudiyet