- zorunlu kılmak
mecbur etmek"Tanzimat, gecikmiş de olsa zorunlu, kaçınılmaz bir atılımdı." - N. Cumalı
- istemek
-i İstek duymak, arzulamak"İçeri girmekten korkarak bahçedeki demir kanepeye oturmak istedi." - P. Safa
- kapsamak
-i İçine almak, sınırları içine almak, şamil olmak
- demek
nsz Söylemek, söz söylemek"Eskilerin dediği gibi beşer, şaşar." - B. Felek
- gerektirmek
-i Gerekli kılmak, icap ettirmek, istilzam etmek
- meşruta
isim Bir kimseye, mirasçılara veya bir kuruluşa satılmamak şartı ile verilmiş mülk"Cami meşrutası."
- icap ettirmek
- meşruten vakfetme
- bu suretle vakfedilen mülk.
- gerektirmek, zorunlu kılmak, istemek
- meşruta.
- meşruten vakfetmek. entailment icap ettirme
- miras yoluyla intikal eden ve satılması yasak olan gayri menkuller