-  sigorta etmek 
bir şeyi, bir kimseyi ileride olabileceği düşünülen kazanın zararını gidermek için sigortaya bağlamak"İsveç'te çok sağlam bir sigorta sistemi var." - H. Taner 
   -  onaylamak 
-i Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek, tasdiklemek"Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız." - S. Birsel 
   -  tasdik etmek 
doğrulamak 
   -  korumak 
-i, -den Bir kimseyi veya bir şeyi dış etkilerden, tehlikeden, zor bir durumdan uzak tutmak, esirgemek, muhafaza etmek, vikaye etmek, sıyanet etmek"Orasını tozdan, yağmurdan korumak borcumuzdur." - O. S. Orhon 
   -  sağlamak 
-i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek"Süngerciler altı aylık kumanyalarını sağlamak için boğazlarına dek borçlandılar." - Halikarnas Balıkçısı 
   -  temin etmek 
korkusunu gidermek, güven vermek 
   -  doğrulamak 
-i Bir şeyin doğru olduğunu ortaya koymak, desteklemek, gerçeklemek, teyit etmek, tasdik etmek"Ağzı kilitli halktan ve senden başka beni doğrulayan yok." - N. F. Kısakürek 
   -  temin 
isim Korkusunu giderme, inanç verme 
   -  garanti etmek 
bir şeyle ilgili olarak güvence vermek"Hatice'nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu." - T. Buğra 
   -  emin olmak 
inanmak, güvenmek"Bebesini emin ellere mi bırakmıştı acaba?" - A. Kulin 
   -  belgelemek 
-i Bir olgunun doğru olduğunu belge ile göstermek, ortaya çıkarmak, tevsik etmek"Bazı işlerde konuşmanın yasak edilmesi, dilin toptan yetersizliğini belgelemez." - N. Uygur 
   - emniyete almak
 - orta etmek
 - şahadetname vermek
 - garantiye almak