- temize çekmek
bir yazının karalamasını temiz olarak yazmak"Ayak basacak tek adımlık temiz yer yok." - A. Ağaoğlu
- çekmek
-i, -e Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek"Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı." - R. N. Güntekin
- yazmak
-i Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak"Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." - Ö. Seyfettin
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- emmek
-i Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak"Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim." - S. F. Abasıyanık
- işgal etmek
bir yeri ele geçirmek"Çuhahane, bir kumaş fabrikasıydı, İstanbul'un işgali sırasında İngilizler yaktılar." - B. Felek
- cezbetmek
-i Kendine çekmek, bağlamak, etkilemek"Uzun boyu ve endamındaki zarafeti ile beni cezbetti." - H. C. Yalçın
- zaptetmek
- temize çekilmiş yazı
- bir malı kapatma
- bir malı kapatma.
- iri yazı ile kopya etmek
- piyasada bulunan bir malı kapatmak. engross one's thoughts zihnini tamamen işgal etmek. engrosser piyasadaki malı kapatan veya istifeden kimse
- tekel maksadıyla piyasayı tutmak
- yazmak, kaleme almak, tekeline almak
- yazıları temize çeken kimse. engrossing zihni tamamen meşgul eden