- izin vermek
birini bir şey yapmada serbest bırakmak"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- kolaylaştırmak
-i Kolay bir duruma getirmek, güçlükleri ortadan kaldırmak"Tatbikatınızı kolaylaştıracak bir kitap herhâlde." - E. İ. Benice
- yol açmak
yol yapmak
- yetki vermek
yetkilendirmek"Büyük Millet Meclisi Başkumandanlık yetkilerini Mustafa Kemal Paşa'ya devretmişti." - T. Buğra
- kuvvet vermek
bir konuya çok önem vermek"Bu kadar cesur bir hamleye yetecek kuvvetim yok." - Y. Z. Ortaç
- imkân vermek
bir işin olmasına elverişli ortamı hazırlamak"Bunu bizden gizlemelerinin imkânı var mıdır?" - H. C. Yalçın
- etkinleştirmek
-i Etkin duruma getirmek
- mümkün kılmak
- olanak vermek
- salâhiyet tanımak
- muktedir kılmak
- etkinlemek
- kolaylaştırmak.
- olanaklı kılmak, imkân tanımak