- mâni olmak
önüne geçmek, engellemek, önlemek"Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim." - H. R. Gürpınar
- engel olmak
önlemek, geciktirmek"Seçme ve aracılık işlevini yerine getiren dünyanın önünde ise öyle aşılması güç engeller yok gibi." - A. Ağaoğlu
- sıkmak
-i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ö. Seyfettin
- tıkanmak
nsz Tıkama işine konu olmak"Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum." - Halikarnas Balıkçısı
- köstek vurmak
hayvanın ayağına köstek bağlamak"Koltuklara kurulur, altın kösteklerini parmakları ile çevirir." - S. F. Abasıyanık
- pıhtılaşmak
nsz Pıhtı durumuna gelmek"Akmayan su, kımıldanmayan, olduğu yerde bir çukurun içinde pıhtılaşan, ağırlaşan durgun ve durulmuş su ölümü hatırlatır bana." - N. Hikmet
- engellenmek
nsz Engel olunmak"Bundan sonradır ki nazil olan bir ilahi emirle bu iş kökünden engellendi." - N. F. Kısakürek
- pıhtılaşmak.
- mani olunmak