- kabarmak
nsz Ağırlığı artmadan hacmi büyümek"Ekmek iyi kabardı."
- köpürmek
nsz Köpük yapmak, köpük oluşmak, köpük çıkararak kabarmak"Fırat, Malatya'ya doğru bir dirsek gibi kıvrıldığı vadide artık dağlardan kopup çağıl çağıl köpürmüyor." - A. Kulin
- coşmak
nsz Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek"Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar." - Y. K. Beyatlı
- galeyana gelmek
coşmak, hiddetlenmek
- neşelenmek
nsz, -den Neşeli duruma gelmek, şenlenmek, keyiflenmek"Limonata bardaklarını içki kadehi gibi tokuşturarak fevkalade neşeleniyor görünür." - R. N. Güntekin
- köpürmek, kabarmak, köpüklenmek
- neşelenmek.