- eğitmek
-i Birinin akla uygun, fiziksel ve moral gelişmesi üzerine etki yaparak çeşitli davranış yatkınlıkları, bilgi ve görgü aşılayarak önceden tespit edilmiş amaçlara göre onun belirli bir yönde gelişmesini sağlamak, terbiye etmek"Çocukları eğitmek."
- terbiye etmek
eğitmek"Hepsi de karşılıklı bir iyilik ve bir terbiyeden istifade etmekteydiler." - A. Ş. Hisar
- yetiştirmek
-i, -e Birini, bir şeyi gitmekte veya gitmek üzere olan bir kimse veya şeye ulaştırmak, ulaşmasını sağlamak
- öğretmen
isim Mesleği bilgi öğretmek olan kimse, hoca, muallim, muallime"Öğretmenimizin verdiği konuları manzum yazardım bazen." - Y. Z. Ortaç
- öğretmek
-i, -e Bir kimseye bir konuda bilgi ve beceri kazandırmak"Böyle görünmesini öğretmişler, sağlam bir terbiye almış." - R. H. Karay
- talim etmek
öğretmek, bilgi kazandırmak
- okutmak
-i Okumasını, öğrenim görmesini sağlamak"Babamın beni büyük kentte okutacak parası olmadığı için öğretmen olmuştum." - N. Meriç
- tahsilli
sıfat Tahsil görmüş olan
- eğitmek, öğretmek, okutmak