- yemek
isim Yemek yeme, karın doyurma işi"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- yemek
-i Ağızda çiğneyerek yutmak"Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor." - B. Felek
- yemek yemek
karın doyurmak"Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni." - N. Cumalı
- tıkınmak
nsz Eline geçen yiyeceği oburca yemek"Vebali boynuna, bunların karınlarına sığdırdıklarını bir insan tıkınamaz." - H. R. Gürpınar
- otlamak
nsz Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak"Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." - H. R. Gürpınar
- içmek
-i Bir sıvıyı ağza alıp yutmak"Bir oluktan buz gibi bir su içtik." - S. F. Abasıyanık
- atıştırmak
-i Acele olarak yemek veya içmek"Besim, gidenlere ikram edilen çaydan kalma bisküvileri atıştırmakla meşguldü." - P. Safa
- zıkkımlanmak
nsz Bir şeyler yemek"Ne yapıp etmiş, sofrayı hazırlarken adamakıllı zıkkımlanmış." - S. M. Alus
- tüketmek
-i Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak"Titreyen elleri baş ucundaki sürahiye gide gele içindeki suyu tüketmişti." - E. E. Talu
- kemirmek
-i Sert bir şeyi dişleriyle azar azar koparmak"Sarmaşığın dibini biri beyaz, diğeri kara iki fare kemirip durmaktadır." - A. H. Çelebi
- gıda almak
- yemek, yemek yemek,