- gerçek
isim Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat"Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir." - M. Kaplan
- ağırbaşlı
sıfat Davranışları ölçülü, olgun (kimse), vakur, ciddi, hoppa karşıtı"Büyüdükçe sabırlı, ağırbaşlı bir insan oldu." - Y. Atılgan
- içten
sıfat Samimi"Bu dileğinde içten çünkü bana bir şey olursa kendi başının da yanacağını çok iyi biliyor." - A. Ümit
- kararlı
sıfat Kesin karar vermiş olan"Hatta bu kararlı ve aceleci hâliyle katil suratlı kahveciyi ürkütmeyi başardığı bile söylenebilirdi." - İ. O. Anar
- pey
isim Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası"Pey vermek. Pey almak."
- pey akçesi
isim, hukuk Ön ödeme
- ciddi
sıfat Şaka olmayan, gerçek"Kısa zamanda yarı şaka, yarı ciddi tenkit edecek kadar yakınlaşmışlardı." - T. Buğra
- gerçekten
zarf Gerçek olarak, cidden, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki"Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir." - N. Ataç
- hakiki
sıfat Gerçek"Hayatta en hakiki mürşit ilimdir." - Atatürk
- çalışkan
sıfat Gayretli, çalışmayı seven, faal"Bundan başka saygılı, temiz ve çalışkan bir kızdı." - H. E. Adıvar
- samimi
sıfat İçten (duygu vb.)"Sanatkâr, bizi söylediklerinin samimi olduğuna da inandırmalı." - O. V. Kanık
- istekli
sıfat Bir şeye karşı isteği olan"Neden olmasın, çok istekli bir çocuk. Üstelik genç ve dinamik." - A. Ümit
- coşkun
sıfat Coşmuş olan"Hayır, sular ne kadar coşkun olsa ben giderim." - T. Fikret
- hevesli
sıfat Bir şeye, bir işe istek duyan veya merak sarmış olan, istekli, heveskâr"Üstelik bedenleri kesip biçmeye pek hevesli olan bu adam o güne kadar hiç maymun görmemişti." - İ. O. Anar
- şevkli
sıfat Şevki olan"Ben onun kadar şevkli oyuncu tanımadım." - H. Taner
- samimiyetle
zarf Karşısındakine güvenerek, kendine yakın bularak
- delil
isim İnsanı aradığı gerçeğe ulaştırabilecek iz, emare"Milletlerin hürriyet için yaptıkları fedakârlıklardan canlı deliller gösteriyordu." - P. Safa
- niyetli
sıfat Niyeti olan, niyet eden"Ama adam kızdan vazgeçmeye pek niyetli görünmedi." - A. Ümit
- avans
isim Öndelik
- ciddiyet
isim Ağırbaşlılık"Öğretmeni buluyor, sesine sahte bir ciddiyet vererek soruyordu." - Ç. Altan
- ciddi, kararlı, azimli, ciddiyet
- kaparo