- daldırmak
-i, -e Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak"İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı." - P. Safa
- batırmak
-i, -e Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak"Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." - C. Uçuk
- banmak
-i, -e Katı bir şeyi sulu veya tuz, biber vb. toz durumundaki maddelerin içine batırıp çıkarmak, bandırmak"Kahvaltımı önüme serer / Reçele ekmek banar, yerim" - B. Necatigil
- suya bastırmak
- suda bırakmak
- bir sıvıya batırmak
- kurabiyeyi kahve veya çaya batırarak yemek.