- amaç
isim Ulaşmak istenilen sonuç, maksat"Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar." - A. Ümit
- akıntı
isim Akma işi"Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- anlam
isim, dil bilimi Bir kelimeden, bir sözden, bir davranış veya olgudan anlaşılan şey, bunların hatırlattığı düşünce veya nesne, mana, meal, fehva, deme, mazmun, medlul, valör
- sapma
isim Sapmak işi
- çekilme
isim Çekilmek işi"Daha düğün olmadan Hayri benim okuldan çekilmemi istedi." - M. Ş. Esendal
- akıntıya kapılmak
bir akıntının etki alanına girmek, akıntı ile birlikte sürüklenmek"Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi."
- hedef
isim Nişan alınacak yer, nişangâh
- birikinti
isim Bir yerde kendi kendine birikmiş olan şey"Komşunun kazları birikintilerde kanat çırpıp bağırıyordu." - R. Enis
- sürüklemek
-i Bir şeyi yerden kaldırmadan iterek veya çekerek götürmek"Prenses koluma girdi, sürüklercesine büfeye götürdü." - A. Gündüz
- temayül
isim Bir tarafa eğilme, meyletme"Yarının siyasetine yol açan fikirler, temayüller ilk önce bunlar arasında kaynaşır." - Y. K. Karaosmanoğlu
- eğilim
isim Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül"İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır." - N. Ataç
- sürüklenmek
-e Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmak"Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim" - E. B. Koryürek
- kayma
isim Kaymak (II) işi
- kanal
isim Bazı bölgeleri sulamak, kurutmak amacıyla veya gemilerin işlemesine elverişli, insan eliyle açılmış su yolu"Süveyş Kanalı." "Panama Kanalı."
- biriktirmek
-i Toplayıp yığmak
- yığmak
-i, -e Bir tepe oluşturacak biçimde üst üste koymak
- moren
isim, mineraloji Buzul taş
- sürüklenme
isim Sürüklenmek işi
- sürükleyiş
isim Sürükleme işi
- tıkanmak
nsz Tıkama işine konu olmak"Anlattıklarını dinledikçe sanki hava borum tıkanmış da deniz baskısından iliklerim gözlerimden pırtlıyormuş gibi sıkılıyorum." - Halikarnas Balıkçısı
- uzaklaşma
isim Uzaklaşmak durumu"Öğrendiklerimin bir teki bile beni yayınevimden uzaklaşmaya heveslendirmedi." - A. Ağaoğlu
- yığılmak
nsz Yığma işine konu olmak veya yığma işi yapılmak"Yarım saate varmadan evdeki bütün çarşaflar, pikeler, yorganlar, yastıklar salonun ortasına yığılmış oluyordu." - E. Şafak
- sürükleme, sürüklenme, sürüklenen şey, genel anlam, sürüklemek, sürüklenmek,
- gayesiz olarak dolaşma
- gayesizce dolaşmak
- rotadan ayrılma
- rüzgârın yığdığı kar
- sürükleniş uzaklığı
- sürüklenme kar yığntısı hedef
- toplanmak birikmek