- çekinmek
-den Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak"Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." - P. Safa
- endişe
isim Tasa, kaygı"Bir kayıkta boş kalan son yere atlayıp Galata'ya geçerken kafası hem umut hem de endişeyle doluydu." - İ. O. Anar
- şüphe
isim Kuşku"Saçma sapan zannedilen bu sözlerin pek bariz bir mistik tesirle söylendiğine şüphe yoktur." - A. H. Çelebi
- şüphelenmek
-den Kuşkulanmak"Bunun bir casus olmasından şüphelendim." - F. R. Atay
- kuşku
isim Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba, şek"Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı." - T. Buğra
- şüphe etmek
kuşkulanmak"Saçma sapan zannedilen bu sözlerin pek bariz bir mistik tesirle söylendiğine şüphe yoktur." - A. H. Çelebi
- kuşkulanmak
nsz Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek"Bu sükûttan kuşkulanan Mebrure, yarı beline kadar hastanın üstüne düşerek elini yakaladı." - P. Safa
- tereddüt etmek
kararsız davranmak, duraksamak"Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm." - E. İ. Benice
- tereddüt
isim Kararsızlık, duraksama, ikircik, ikirciklik"Bir iki saniye tereddütle gözlerinin içine baktım, dudaklarımı büktüm." - E. İ. Benice
- itimatsızlık
isim Güvensizlik"Kadında ona karşı itimatsızlık yeniden başlamıştı." - S. F. Abasıyanık
- güvensizlik
isim Güvensiz olma durumu, itimatsızlık"Böyle anketler, soruşturmalar bende her zaman bir güvensizlik yaratmıştır." - B. Necatigil
- inanmamak
- itimat etmemek
- -den kuşkulanmak, güvenmemek, zannetmemek, emin olmamak, kuşkusu olmak, kuşku
- ikna olmamak