- ücret
isim, ekonomi İş gücünün karşılığı olan para veya mal"Ücret hizmet mukabilidir. Ne yapıyorsun ki sana para verelim?" - N. Hikmet
- liman
isim, denizcilik Gemilerin barınmalarına, yük alıp boşaltmalarına, yolcu indirip bindirmelerine yarayan doğal veya yapay sığınak"Hayatını anlatacağımız adam Çin limanlarından birinde yaşamıştı." - N. Hikmet
- iskele
isim Deniz taşıtlarının yanaştığı, çoğu tahta ve betondan yapılmış, denize doğru uzanan yer"Vapurdan indi, iskeleye çıkar çıkmaz etrafına bakındı." - S. F. Abasıyanık
- tersane
isim Gemi yapılan yer, gemilik, tezgâh"İstanbul'un camileri, tersaneleri, uzaktan seyrettiği sarayları onu çok meşgul etti." - N. Hikmet
- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- yerleştirmek
-e Yerleşmesini sağlamak"Düven tahtasının altına çakmak taşlarını yerleştiriyordu." - C. Uçuk
- kesmek
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek."
- havuz
isim Su biriktirme, yüzme, çevreyi güzelleştirme vb. amaçlarla altı ve yanları mermer, beton benzeri şeylerden yapılarak içine su doldurulan, genellikle üstü açık yer"Ben havuzu seyrederken o giysileriyle içine dalardı." - R. Mağden
- rıhtım
isim Bir akarsu veya deniz kıyısında doldurularak yapılmış, gemilerin indirme bindirme veya yükleme boşaltma yapabileceği yer"Ayakları karada ama eğreti duruyorlar rıhtım taşları üzerinde." - Z. Selimoğlu
- dok
isim Gemilerin yükünün boşaltıldığı veya onarıldığı, üstü örtülü havuz"Çekiç sesleri geliyor doklardan / Güzelim bahar rüzgârında ter kokuları / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı" - O. V. Kanık
- yuvaya yerleştirmek
- rıhtıma yanaşmak
- gemi havuzu
- havuza çekmek
- kuyruğunu kesmek
- rıhtım, gemi havuzu, dok,
- dok: iskele
- havuz liman
- havuza girmek. dockage havuz veya rıhtım ücreti. docker havuz veya tersane işçisi. dockmaster tersane müdürü. dockyards tersane. floating dock yüzer havuz.
- indirmek.
- karabuğdaya benzer bir ot. patience dock labada
- mahkemede sanık yeri
- mahkemede sanık yeri.