- sürmek
-i, -e Yönetip yürütmek, sevk etmek
- tasnif etmek
bölümlemek"Köylü temsilleri muhtelif bakımlardan tasnife tabi tutulabilir." - A. K. Tecer
- vermek
-i, -e Üzerinde, elinde veya yakınında olan bir şeyi birisine eriştirmek, iletmek"Okumadığım zaman tavukların bahçesindeyim, yemlerini ben veririm." - Ö. Seyfettin
- düzenlemek
-i Düzenli, düzgün duruma getirmek, düzen vermek, tanzim etmek"Odasını düzenledi."
- yaymak
-i, -e Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek"Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." - N. Cumalı
- dağıtmak
-i Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." - Y. K. Beyatlı
- saçmak
-i Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." - M. Ş. Esendal
- bölmek
-i Bir bütünü iki veya daha çok parçaya ayırmak, taksim etmek"Bir domates aldı, çakıyla dörde böldü." - N. Cumalı
- bölüştürmek
-i, -e Bölüşme işini yaptırmak
- paylaştırmak
-i, -e Herkese kendi payına düşeni aldırmak veya vermek
- taksim etmek
bölmek, bölüştürmek, pay etmek"Bu antlaşmalar, Osmanlı Devleti'nin taksimini öngörüyordu." - A. İlhan
- tevzi etmek
dağıtmak, üleştirmek
- dağıtmak, vermek, sınıflamak, türkümlere ayırmak, pay etmek, bölüştürmek, yaymak, saçmak
- sınıflama yapmak