- kapatmak
-i Bir malı değerinden aşağı bir karşılıkla elde etmek"Evvelki hafta mühendis İlhami Bey'le karısı çok güzel bir bambu takımı kapattılar." - H. Taner
- salıvermek
-i Bırakmak, koyuvermek, serbest bırakmak"Siz onları ben gelene kadar salıvermeyin lütfen, dedi." - A. Kulin
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- reddetmek
nsz Verilen veya yapılması istenen bir şeyi kabul etmemek, geri çevirmek"Kendisine evlenme teklif ettim, reddetti." - S. F. Abasıyanık
- göndermek
-i, -e Bir yere doğru yola çıkarmak, yollamak, ulaşmasını, gitmesini sağlamak, irsal etmek"Hepimizi esir edip Malta'ya gönderecekleri ağızlarda dolaşıyordu." - H. E. Adıvar
- bırakmak
-i Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak
- izin
isim Bir şey yapmak için verilen veya alınan özgürlük, müsaade, ruhsat, icazet, mezuniyet"Ben dahi başka bir diyara gitmek için izin talep ederim." - A. Kabaklı
- bertaraf etmek
ortadan kaldırmak, gidermek
- yol vermek
geçmesine izin vermek
- aksetmek
-den Ses bir yere çarpıp geri dönmek, yankılanmak, yankı vermek"Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi" - Y. K. Beyatlı
- azletmek
-i Bir kişiyi görevinden almak, uzaklaştırmak"Beni bir daha devlet işlerinde kullanılmamak üzere azlettiler." - R. N. Güntekin
- azledilme
isim Azledilmek işi
- işten atmak
- görevden çıkarmak
- işten çıkarmak
- bırakılabilir
- defetmek bırakmak
- gitmesine müsaade etmek