- ayırmak
-i, -e Bölmek"Elmayı dörde ayırmak."
- parçalamak
-i Parçalara ayırmak, bütünlüğünü bozmak, parça parça etmek"Biraz iyi bakınca gördüm ki kuş, yılanı parçalayıp yiyor." - M. Ş. Esendal
- sökmek
-i Bir şeyi bulunduğu yerden kuvvet kullanarak veya gevşeterek çıkarmak, çekip ayırmak"Bu çoban öyle güçlü görünüyor ki şu yandaki ağacı kavrasa dibinden söker götürür." - Y. Kemal
- düzenini bozmak
- ek yerinden ayırmak
- dağıtmak. disjointed ek yerinden çıkmış. disjointedly darmadağınık bir şekilde. disjointedness dağınıklık
- düzensizlik. disjointly ayrı ayrı.
- parçalarına ayırmak