- ümidini kırmak
umudunu kırmak"Büyük bir ümit, sevinç ve heyecan içinde şu mektubu yazdım." - A. Gündüz
- öldürmek
-i Bir canlının hayatına son vermek"Beni öldürmek için birisi fazla bile / Ancak onun elinden çıkar böyle haile" - F. N. Çamlıbel
- cesaretini kırmak
yürekliliğini gidermek, korkutmak
- hevesini kırmak
isteklerini, düşüncelerini engellemek"İşin doğrusu birbirimizin özel yaşamını öğrenmeye ne vaktimiz olurdu ne de hevesimiz." - R. Mağden
- altetmek
- cesaretini kırmak, umutsuzluğa düşürmek
- hevesini kırmak.
- umutsuzluğa düşürmek