- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- düzensizlik
isim Düzensiz olma durumu, tertipsizlik, intizamsızlık, nizamsızlık"Ne kadar alışılsa da düzensizlik insana üzüntü verir." - M. Ş. Esendal
- karışıklık
isim Karışık olma durumu, teşevvüş
- dağınıklık
isim Dağınık olma durumu
- nizamsızlık
isim Nizamsız olma durumu, düzensizlik, tertipsizlik"Ben hem müfrit hem mutedil olmak isterim, azami bir nizamsızlıkta azami bir nizam ararım." - P. Safa
- rahatsız etmek
rahatını bozmak, rahatını, keyfini kaçırmak"Ömer Ağa rahatsız bir gülümseme ile yüzünü biraz daha buruşturdu." - H. S. Tanrıöver
- aksatmak
-i Bir işi gereği gibi yürütmemek"Çalışmasını da aksatmamıştı üstelik." - A. Kulin
- bozmak.
- düzensiz kıyafet
- düzensiz bir hale getirmek
- düzensizlik, karışıklık