- iniş
isim İnme işi
- dalma
isim Dalmak işi"Silifke'de dalmaya başladılar ama bir gün, iki gün, on gün, denizde ilaç için olsun tek bir sünger bulamadılar." - Halikarnas Balıkçısı
- inme
isim İnmek işi"Büzülüp kaldığım köşede sabahın bir an evvel olmasını, güneşin bir saat evvel arza inmesini bekliyorum." - E. İ. Benice
- banyo
isim Yapılarda, içinde yıkanılan bölüm
- yokuş
isim Aşağıdan yukarıya gittikçe yükselen eğimli yer, iniş karşıtı"Birimiz istasyon rampalarında yan gelirken birimiz yokuşlarda çabalar." - A. N. Asya
- çukur
isim Çevresine göre aşağı çökmüş olan yer"Bulaşık çukurunun üstündeki pencere de yandaki büyük eve bakıyor." - A. Ağaoğlu
- eğilmek
nsz Bir yana doğru eğik duruma gelmek
- indirmek
-i Yüksekten, sarp ve kötü yerden veya yukarıdan aşağıya inmesini sağlamak"Zeynep'i o sel yatağından, yağdan kıl çeker gibi indirdi." - Y. Kemal
- inmek
-den Yüksekten veya yukarıdan aşağıya doğru gelmek
- meyil
isim Eğiklik, eğim, akıntı"Fazılpaşa Yokuşu'nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır." - H. E. Adıvar
- meyletmek
-e Eğilmek
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- düşürmek
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı
- azalmak
nsz Az denecek bir miktara inmek"Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş, sular azalmış" - F. H. Dağlarca
- daldırmak
-i, -e Dalma işini yaptırmak, dalmasına sebep olmak"İnce parmaklarını kocasının saçlarına daldırarak yumuşak bir sesle yalvardı." - P. Safa
- ıslatmak
-i Islak duruma getirmek
- batma
isim Batmak işi
- batmak
nsz Bir sıvının üstündeyken içine gömülmek"Sonra hani bir gemimiz batmıştı." - S. F. Abasıyanık
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- batırmak
-i, -e Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak"Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı." - C. Uçuk
- alçalmak
nsz Alçak duruma gelmek, yüksekten aşağı doğru inmek"Rüzgâr gece beyaza boyanmış konduların üstüne doğru alçaldı." - L. Tekin
- dalmak
-e Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek"O çirkin, kaba kunduralarla sıcak günde serin denize dalmışım gibi rahatladım." - A. Kutlu
- inhitat
isim Son bulma, yıkılıp dağılma"Yükselmeyen düşer / Ya terakki ya inhitat" - T. Fikret
- banmak
-i, -e Katı bir şeyi sulu veya tuz, biber vb. toz durumundaki maddelerin içine batırıp çıkarmak, bandırmak"Kahvaltımı önüme serer / Reçele ekmek banar, yerim" - B. Necatigil
- inhitat etmek
çökmek, gerilemek"Yükselmeyen düşer / Ya terakki ya inhitat" - T. Fikret
- sos
isim Bazı yemeklerin üzerine dökülen, domates, baharat vb. şeylerle yapılan karışım
- suya bastırmak
- suda bırakmak
- daldırma mum
- daldırmak, batırmak, sokmak,
- antiseptik suya batırmak
- bayrak gibi bir şeyi indirip kaldırmak
- dalma yokuş iniş
- içine herhangi bir şey daldırılacak sıvı
- kepçe gibi bir şeyle çıkarmak
- kepçe. dip stick daldırma çubuk ölçek. magnetic dip mıknatısın aşağı eğilmesi.