- hapsetmek
-i, -e Bir suçluyu hapishaneye koymak
- mâni olmak
önüne geçmek, engellemek, önlemek"Kaç zamandır beynimi, kanımı ateşlendiren bu idealimin lezzetini tatmak için her mâniyi çiğneyeceğim." - H. R. Gürpınar
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- tutuklamak
-i Kanun yoluyla hürriyeti kısıtlayarak bir yere kapatmak, tevkif etmek
- geciktirmek
-i Gecikmesine sebep olmak, tehir etmek
- engellemek
-i Bir şeyin gerçekleşmesini veya yapılmasını önlemek"Gelgelelim bu yalnız, bu mutlu ölüm düşünü tek bir şey engellemektedir." - A. Ağaoğlu
- geciktirme
isim Geciktirmek işi, tehir
- gözaltına almak
güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak, nezarete almak
- alıkoyma
isim Alıkoymak işi, tavik"Dizlerinden aşağı iki ayağını götüren bir gülle, neferimizi, harpten alıkoymaya kifayet etmiyor." - H. S. Tanrıöver
- alıkoymak
-i Bir süre için bir yerde tutmak"Bu yağlı kuyruğa herkes bir defa sarılmak, onu kendine çekmek, alıkoymak sevdasında idi." - E. E. Talu
- alıkoymak, yubatmak, saklamak, tutmak
- geciktirme.
- gözaltma almak. detainment engelleme