- kaçınmak
-den Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek"Dargın çıkan sesinde bir şeyden kaçınan, lüzumsuz bir sakınca anlamı sezdi." - H. E. Adıvar
- reddetmek
nsz Verilen veya yapılması istenen bir şeyi kabul etmemek, geri çevirmek"Kendisine evlenme teklif ettim, reddetti." - S. F. Abasıyanık
- esirgemek
-i, -den Korumak, himaye etmek, vikaye etmek"Senin genç, temiz ve fedakâr ruhunu bu felaketten esirgemek isterim." - H. C. Yalçın
- mahrum etmek
yoksun bırakmak"Esef olunur ki memleket, ilmî ehliyeti haiz, üstün insanlardan mahrumdu." - S. Ayverdi
- tekzip etmek
yalanlamak, doğru olmadığını açıklamak"Üçü de derhâl tekzip etti ve tekziplerinin başında tabii seksen yaşında olmadıklarını altını çizerek ilan ettiler." - H. E. Adıvar
- inkâr etmek
yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini, görmediğini söylemek, yaptığını saklamak, yadsımak
- yalanlamak
-i Haber veya sözün gerçek olmadığını bildirmek, yalan olduğunu açıklamak, tekzip etmek"Bir ön sözde yazdığını sondaki ön sözde yalanlıyor, kendinden bile hırsızlama yapıyor." - T. Uyar
- yadsımak
-i Yaptığı bir işi, söylediği sözü veya tanık olduğu bir şeyi yapmadığını, bilmediğini söylemek, yaptığını saklamak, inkâr etmek"Söylediklerini sonradan yadsımış, duyduğu güvensizliği ortaya koymuştur." - S. İleri
- yoksun bırakmak
- vermemek
- danmak, inkâr etmek, yadsımak, yalanlamak, tanımamak, yoksamak, esirgemek
- imtina etmek kırmak. deny oneself feragat etmek.