- başkaldırmak
-e Ayaklanmak, isyan etmek"Hiçbir şeye isyan etmez, kimseye başkaldırmazdı." - P. Safa
- karşı koymak
boyun eğmemek"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- meydan okumak
korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- karşı gelmek
başkaldırmak"Karşımdaki kitap rafında eserlerim sırayla duruyor." - H. E. Adıvar
- kışkırtmak
-i Kümes hayvanlarını ürkütüp kaçırmak
- kızdırmak
-i Kızmasına neden olmak, kızmasını sağlamak
- hiçe saymak
- karşı koymak.
- karşı gelmek, başkaldırmak, kafa tutmak, meydan okumak