- meydan okumak
korkmadığını, çekinmediğini açıkça bildirmek, kavga veya yarışmaya çağırmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- cüret
isim Yüreklilik, ataklık, cesaret"Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar." - R. N. Güntekin
- cesaret
isim Güç veya tehlikeli bir işe girişirken kişinin kendinde bulduğu güven
- cüretkâr
sıfat Yürekli"Dün geceki oyunu orijinaldi; sürekli, cesurca, cüretkâr bir şeydi." - R. H. Karay
- yiğit
sıfat Güçlü ve yürekli, kahraman, alp"Yiğide ölüm geçine / Al beni zülfün ucuna / Sallanayım tel yerine" - Karacaoğlan
- yiğitlik
isim Yiğit olma durumu, yiğitçe davranış, yüreklilik, cesaret"Türk yiğitliği destanları, kendilerine layık olacağı kadar yazılabilmiş değildir." - A. Ş. Hisar
- cüret etmek
ataklık etmek, yüreklilikle davranmak"Geceleri evinin bahçesinde buluşacak kadar cüreti arttırmışlar." - R. N. Güntekin
- cesaret etmek
korkulması gereken bir işe korkmadan girişmek, göze almak
- kalkışmak
-e Yetenek, imkân ve gücü aşan bir işe girişmek"Maziyi bilmek, sevmek ve hatırlamak başka, onu tekrar diriltmeye kalkışmak yine başkadır." - M. Kaplan
- riske girmek
- meydan okuma
- cesaret etmek kalkışmak
- kalkışmak, cesaret etmek, cüret etmek, zorlamak, meydan okumak, meydan okuma, yürekli olma