- yas
isim Ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem"En büyük bahtiyarlık yasını dindiremez / Baba, benim kalbime sensiz kimse giremez" - F. N. Çamlıbel
- ıslak
sıfat Suya batırılmış, üzerine su dökülmüş veya yağmurdan ıslanmış olan"Baş başa uzandık seninle ıslak / Çimenlerine yaz bahçelerinin" - A. H. Tanpınar
- nem
isim Havada bulunan su buharı
- durdurmak
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu
- nemli
sıfat Nemi olan, az ıslak, rutubetli, kuru karşıtı"Hafif bir rüzgâr dalgası nemli saçlarının arasından geçti." - P. Safa
- azaltmak
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu
- ıslatmak
-i Islak duruma getirmek
- rutubetli
sıfat Rutubeti olan, nemli"Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." - P. Safa
- rutubet
isim Nem"Karanlıkta duyduğumuz çam kokularına artık yakınlaştığımız denizin rutubeti karışıyordu." - H. S. Tanrıöver
- söndürmek
-i Ateş ve ışığın yanmasına, aydınlatmasına son vermek"Parmağının ucuna kadar gelen alevi yere atıyor, terliğiyle basarak söndürüyor." - P. Safa
- boğmak
isim Boğum yeri
- yavaşlatmak
-i Yavaşlamasını sağlamak, yavaşlamasına yol açmak, hızını kesmek
- küllemek
-i Genellikle ateşin üzerini külle örtmek
- grizu
isim, kimya Normal sıcaklık ve basınçta kömür ocaklarında açığa çıkan ve büyük bölümü saf metandan oluşan, kolayca tutuşabilen gaz"Grizu patlamasını önlemek için lambaların alevi ince tel örgü içine alınır."
- nemlendirmek
-i Nemli duruma getirmek, rutubetlendirmek
- nem, rutubet
- nemli, rutubetli
- ıslaklık, nem, rutubet, nemli, rutubetli,
- kömür ocaklarında hâsıl olan zararlı bir gaz
- nem.
- nemlendirmek. damp down ağır yansın diye ateş üzerine yaş kömür vb'ni dökmek
- rutubet nem