-  sınırlamak 
-i Sınırını çizmek, sınırını belirtmek veya belirlemek 
   -  durdurmak 
-i Durmasını sağlamak"Sızıntıları durdurmadan, bir önlem almadan ne diye bütün kitapları, eşyaları taşıdık ki!" - A. Ağaoğlu 
   -  kırkmak 
-i Bir şeyi uçlarından kesmek 
   -  kırpmak 
-i Parçalara ayırmak, kesmek, kırkmak 
   -  azaltmak 
-i Az denecek bir miktara indirmek"İlk işleri kullandıkları renkleri azaltmak oluyor." - B. R. Eyuboğlu 
   -  kısmak 
-i Sesi azaltmak, alçaltmak"Radyoyu biraz kısar mısın?" 
   -  düşürmek 
-e Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak"Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?" - O. C. Kaygılı 
   -  berelemek 
-i Bereli duruma getirmek 
   -  azalma 
isim Azalmak işi, eksilme, tenakus"Şu hayatta azalması gerektiğini öğrendiği an inadına çoğalan, cabadan doğuran bir şey varsa o da evhamdır." - E. Şafak 
   -  kesmek 
-i Bıçak, makas vb. bir araçla bir şeyi ikiye ayırmak, parçalamak, doğramak"İpi kesmek." 
   -  kısaltmak 
-i Kısa duruma getirmek"Ben bu sözü biraz daha kısaltarak tekrar edeceğim." - R. N. Güntekin 
   -  kısıtlamak 
-i Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek"Hükûmet dış gezileri kısıtladı." 
   -  kısalma 
isim Kısalmak işi 
   -  kısaltma 
isim Kısaltmak işi, taksir 
   - azaltmak. curtailment azaltma
 - kısa kesmek, kısmak, azaltmak
 - kısalma.