- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- buruşmak
nsz Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar oluşmak"Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş." - R. N. Güntekin
- buruşturmak
-i Buruşuk duruma getirmek"Az kalsın açmadan onu da buruşturup atacaktı." - O. Aysu
- kırışmak
nsz Bir yüzeyin düzgünlüğü bozulmak, kırışık oluşmak"Boynu uzamış, kararmış, yaşlı adamların boynu gibi kırışmıştı." - Y. Kemal
- örselemek
-i Yıpratmak, eskitmek, hırpalamak, zedelemek"Geçen zaman beni örseledi." - R. Mağden
- örselenmek
nsz Örseleme işine konu olmak"Örselenir, zedelenir ne kadar kollasan / Bu büyülü nakışlar bir tutam toz olacak" - B. Necatigil
- çökmek.
- buruşturmak, kırıştırmak, buruşmak, kırışmak