- topal
sıfat Bacağındaki sakatlık sebebiyle seker gibi veya iki adımda bir, bir yana eğilerek yürüyen (insan veya hayvan)"Bu sabah yolda bizim topal postacıya rast geldim." - Y. Z. Ortaç
- zarar vermek
kötülük etmek"Aldığı günlerde iyi para getiren oteli zararla kapatmaya başlamışlar." - M. Ş. Esendal
- felce uğratmak
felç etmek
- bozmak
-i Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek"Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor."
- sakat
sıfat Vücudunda hasta veya eksik bir yanı olan, engelli, özürlü"Ben gördüğünüz gibi bir sakat askerim, malul." - Y. K. Karaosmanoğlu
- arızalı
sıfat Aksayan, işlemeyen, bozulmuş (araç vb.)
- sakatlamak
-i Sakat bir duruma getirmek, sakat etmek
- kötürüm
sıfat Yaşlılık veya sakatlık sebebiyle yürüyemeyen, ayağa kalkamayan (kimse), oturak"Duvar diplerinde kötürüm gibi yatıyorlar, uyukluyorlardı." - Ö. Seyfettin
- sakat etmek
- sakat insan
- arızalı.
- bozmak. crippled kötürüm
- sakat, topal, kötürüm, sakatlamak, baltalamak, bozmak, engellemek