- saf
isim Dizi, sıra"Bütün garsonlar saf teşkil edip selama dururlardı." - E. E. Talu
- saf
sıfat Katıksız, arı, katışıksız, halis, has"Hiçbir yerde buradakinden daha saf ve berrak sulara tesadüf etmedim." - H. S. Tanrıöver
- safdil
sıfat Kolayca aldatılan, saf (kimse)"Bir safdil hanımefendi, kızıma iyi bir koca bulduğunu yemin billah anlattı." - A. Gündüz
- safdillik
isim Safdil olma durumu
- hüsnüniyetli
- her şeye inanan. credulously safiyane
- herşeye inanan, saf
- safdillik.
- safdillikle. credulousnessi safiyet