- ortaya koymak
herkesin görebileceği yere koymak"Tam bağın ortasına geldikleri zaman düşman askerlerini gördüler." - Y. K. Karaosmanoğlu
- neden olmak
bir şeyin olmasına veya ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak"Biz Şarklılar neden ille her şeyi büyütüp efsaneleştiririz?" - H. Taner
- meydana getirmek
olmasını sağlamak, oluşturmak"Yüz binlerce asker sokakları, meydanları, kırları dolduruyordu." - Ö. Seyfettin
- vücuda getirmek
meydana getirmek, var etmek"Koltukta vücudunu bir yandan bir yana çevirirken âdeta inliyor." - R. N. Güntekin
- tertip etmek
düzenlemek, hazırlamak
- yaratmak
-i, din b. (***) Allah, olmayan bir şeyi var etmek"Allah, mutlaka dünyayı kullarına sevdirmek için baharı yaratmış olacaktı." - Ö. Seyfettin
- atamak
-i, -e Birini bir göreve getirmek, tayin etmek
- yapmak
-i Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek"Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır." - Ç. Altan
- yazmak
-i Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak"Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." - Ö. Seyfettin
- yaratma
isim Yaratmak işi"Bir sihirli kelimesi içinde şimşekler yaratmaya kadirdi." - H. C. Yalçın
- oluşturmak
-i Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek"Bu kahraman orduyu doğuran ve oluşturan bu millet var oldukça: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!" - B. Felek
- ihdas etmek
ortaya çıkarmak, meydana getirmek
- tekvin etmek
yaratmak
- husule getirmek
- teşekkül ettirmek
- tayin etınek
- yaratmak, -e yol açmak, neden olmak, oluşturmak, atamak