- hatmetmek
-i Kur'an'ın tamamını okumak
- doldurmak
-i Dolmasını sağlamak, dolu duruma getirmek"Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu." - A. Ağaoğlu
- tıka basa doldurmak
doldururken çok bastırıp sıkıştırmak"Kompartıman tıka basa doluydu." - A. Gündüz
- tıka basa yemek
mideye sıkıntı verecek kadar çok yemek"Kompartıman tıka basa doluydu." - A. Gündüz
- tıkamak
-e, nsz Bir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan veya dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak"Ahmet kızın ağzına bir mendil tıkadı." - S. F. Abasıyanık
- tıkmak
-i, -e İterek, zorla, aceleyle sokmak"Her birinin ağzına avucundaki et parçasını tıktı." - F. R. Atay
- tıkınmak
nsz Eline geçen yiyeceği oburca yemek"Vebali boynuna, bunların karınlarına sığdırdıklarını bir insan tıkınamaz." - H. R. Gürpınar
- kalabalık
isim Çok sayıda insanın bir araya gelmesiyle oluşan insan topluluğu"Kalabalık içinde zorlukla boş bir masa bularak oturdum." - A. Haşim
- izdiham
isim Aşırı kalabalık, yığılma"Tıbbiyeli uzaklaşır fakat o izdiham içinde kızın teyzesi kaybolur." - P. Safa
- ineklemek
nsz Çok çalışmak, ezberleyerek öğrenmek
- hafızlamak
nsz, -i Çok çalışmak, ezberlemek, ineklemek
- sıkıca doldurmak
- tıkayarak sokmak
- ağzına kadar dolu. cram it down his throat ağzına tıkmak
- imtihan öncesi çok çalışmak
- izdiham cram-full dopdolu
- tıkmak, sıkıştırmak, tıka basa doldurmak, ağzına kadar doldurmak, acele ile sınava hazırlanmak, ineklemek
- zorla kabul ettirmek
- zorla kabul ettirmek.