- plan
isim Bir işin, bir eserin gerçekleştirilmesi için uyulması tasarlanan düzen"Turist akınını karşılamak için şimdiden bir plan yapmışlar." - H. Taner
- görüş
isim Görme işi
- fikir
isim Düşünce"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- düşünce
isim Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, ide, idea"Bu düşünce ona epeyce azap verdi." - A. Midhat
- ihtiyat
isim Herhangi bir konuda ileriyi düşünerek ölçülü davranma, sakınma
- heyet
isim Kurul"Heyet ve miralay Galip Bey huzura girdiler." - N. F. Kısakürek
- kurul
isim Bir işi yapmak, yönetmek veya bir kurum ve kuruluşu temsil etmek için görevlendirilmiş kişilerden oluşmuş topluluk, heyet, konsey, asamble
- fikir vermek
düşüncesini bildirmek"Bir fikrin münazarasıyla kütüphanesinin önünde sabahladığımız geceler olurdu." - A. H. Müftüoğlu
- istişare
isim Danışma
- nasihat
isim Öğüt"Nasihatleri sonuna kadar dinler ve bitince hiç sesini çıkarmaz." - M. Ş. Esendal
- dava vekili
isim, hukuk Avukat sayısı beşten az olan yerlerde avukat yetkisini taşıyan meslek adamı"Büyük hanın altında sıra kahveler vardır ya; her birinde laakal iki, üç dava vekiline tesadüf edilir." - R. N. Güntekin
- danışma
isim Danışmak işi, müşavere, istişare, müzakere, meşveret"Bu civarda her kim ki başı sıkışır, ona danışmaya gelir." - Y. K. Karaosmanoğlu
- öneri
isim Bir sorunu çözmek üzere öne sürülen görüş, düşünce, teklif
- tedbir
isim Önlem
- maksat
isim İstenilen şey, amaç, gaye, erek"Bugün oraya gitmeden evvel, Maarif idaresine uğradım. Maksadım evrakı geriye almaktı." - R. N. Güntekin
- öğüt
isim Bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için söylenen söz, nasihat"Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." - A. Gündüz
- gaye
isim Elde edilmesi gereken, ulaşılmak istenen şey, amaç"İnsanoğlunun gayesi ölmek değil, yaşamak ve galebe çalmaktır." - M. Kaplan
- tavsiye
isim Öğütleme, yol gösterme"Doktorların tavsiyesini yerine getirmek için de yürüye yürüye evine vaktinde yetişir." - A. Ş. Hisar
- müşavere
isim Danışma, danış
- öneride bulunmak
önermek, teklif etmek
- öğüt vermek
bir kimseye yapması veya yapmaması gereken şeyler için yol göstermek, nasihat etmek"Bütün öğütlerine itaat ettiğim hâlde hiçbir şeye muvaffak olamıyorduk." - A. Gündüz
- avukat
isim, hukuk Hak ve yasa işlerinde isteyenlere yol göstermeyi, mahkemelerde, devlet dairelerinde başkalarının hakkını aramayı, korumayı meslek edinen ve bunun için yasanın gerektirdiği şartları taşıyan kimse
- basiret
isim Gerçekleri yanılmadan görebilme yeteneği, uzağı görüş, seziş, anlayış, kavrayış, sağgörü, vizyon"Kanal'ı müdafaa edenler, yüz millik cephe üzerinde çok basiretle vazife görmeye mecbur idiler." - F. R. Atay
- danışman
isim Bilgi ve düşüncesi alınmak için kendisine danışılan görevli kimse, müşavir
- konsey
isim Yönetim görevi yüklenmiş kimselerden oluşan topluluk
- önermek
-i Tavsiye etmek
- nashihat
- nasihat etmek
- avukat, öneri, tavsiye, önermek, tavsiye etmek, akıl vermek
- danışma fikir öğüt
- nasihat vermek
- savunucul
- tavsiyede bulunmak