- buruşuk
sıfat Gerginliği, düzgünlüğü kalmamış, buruşmuş olan"Ama işin aslını öğrenince güldü, okşadı anacığının buruşuk yanaklarını." - N. Hikmet
- buruşmak
nsz Düzgünlüğü bozulmak, üzerinde kırışık ve katlamalar oluşmak"Daralmış, buruşmuş sof ceketi, uzamış sakalıyla işportacı Yahudilere dönmüş." - R. N. Güntekin
- buruşturmak
-i Buruşuk duruma getirmek"Az kalsın açmadan onu da buruşturup atacaktı." - O. Aysu
- kırışmak
nsz Bir yüzeyin düzgünlüğü bozulmak, kırışık oluşmak"Boynu uzamış, kararmış, yaşlı adamların boynu gibi kırışmıştı." - Y. Kemal
- kırıştırmak
-i Kırışmasına sebep olmak
- buruşuk.
- kırıştırmak, buruşturmak, buruşmak
- kırıştırılmış. corrugatediron oluklu demir levha. corrugatedpaper oluklu karton .corrug'ation kırışık