- anlatmak
-i, -e Bilgi vermek, izah etmek"Gece sabaha kadar düşündüğü şeyleri babasına da anlatmak isterdi." - P. Safa
- açıklamak
-i Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek
- anlamak
-i Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak"Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum." - A. Ümit
- mana vermek
kendince bir yargıya varmak, yorumlamak"Ne Hak buyruğun tutarsın ne kul sözün işitirsin / Hiç bilmezsin mana nedir, ne dilde çağırmak gerek" - Yunus Emre
- incelemek
-i Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek"Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler." - S. Birsel
- tercüme etmek
çeviri yapmak"Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim." - B. R. Eyuboğlu
- tefsir etmek
yorumlamak"Hiçbirini tefsire ve hiçbirinden mana çıkarmaya kimsenin dili varmaz olmuştu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- yorumlamak
-i Bir yazıyı veya bir sözü yorum yaparak açıklamak, tefsir etmek
- çözümlemek
-i Çözümleme yoluyla bir şeyi incelemek, tahlil etmek, analiz etmek
- tercüme
isim Çeviri"Biz, telif eser ayarında bir sanat kıymeti taşıyan tercümelere teşekkür edelim." - B. R. Eyuboğlu
- tahlil etmek
çözümlemek"Biz yine sırasıyla bu seyahatlerin tahliline geçerek mühim noktalara işaret etmeye çalışalım." - A. H. Çelebi
- analiz etmek
çözümlemek
- yorumlamak, anlam vermek,
- cümleyi tahlil etmek
- cümleyi tahlil etmek.
- gramer kurallarınagöre cümle kurmak