- göz yummak
görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak
- affetmek
-i Bağışlamak"Açgözlülüğü içeride de dışarıda da affetmeyen gözü tok insanlarız." - A. N. Asya
- onaylamak
-i Yapılan bir işi doğru ve yerinde bularak kabul etmek, tasdik etmek, tasdiklemek"Bu kitabın ahlak bozucu olduğunu elbet siz de onaylarsınız." - S. Birsel
- müsamaha etmek
hoşgörü ile davranmak"Cezalar hiçbir müsamaha gösterilmeden derhâl tatbik ettirilirdi." - A. H. Çelebi
- bağışlamak
-i, -e Bir mal veya hakkı karşılık beklemeden birine vermek, teberru etmek"Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır, değil mi?" - İ. A. Gövsa
- bağışlamak, affetmek, göz yummak
- hoş görmek
- kusura bakmamak
- kusura bakmamak.