- mahkûm etmek
hüküm giydirmek"Müebbet hapse mahkûm bir suçlu."
- suçlamak
-i, -le Bir kimsenin herhangi bir suç işlediğini öne sürmek, itham etmek"Dikkatle yüzüne bakıyorum ama beni suçladığına ilişkin hiçbir belirti göremiyorum." - A. Ümit
- ayıplamak
-i Kınamak"Ayıplama kardeş, üç gündür lakırtı orucundayım." - H. R. Gürpınar
- kınamak
-i Yapılan bir işin kötü olduğunu belirtir bir biçimde söz söylemek, ayıplamak, takbih etmek"Kınamazlar güzel sevse yiğidi / Güzel sevmek koç yiğide ar değil" - Karacaoğlan
- lanetlemek
-i Kargımak, beddua etmek, lanet etmek"O zaman tiyatronun bütün oyuncuları beni lanetleyecekler." - A. Ağaoğlu
- istimlak etmek
kamulaştırmak"Yolun planları, projeleri yapılmış, istimlak emirleri çıkarılmıştı." - A. Kulin
- kahretmek
-i Ezmek, perişan etmek
- kamulaştırmak
-i, hukuk Devlet veya kamu tüzel kişilerce, kamu yararı gerektiğinde kişinin hukukunu da koruyarak karşılığını peşin ödemek koşuluyla taşınmazların sahiplerinden izin alınmaksızın yasal yollarla tamamını veya bir kısmını almak, devletleştirmek, istimlak etmek, özelleştirmek karşıtı
- kınanmaya layık
- suçlu çıkarmak
- kullanılamaz diye hüküm vermek
- kınamak, ayıplamak, mahkûm etmek, kullanıma uygunsuz bulmak
- mahkum edilir
- mahkum edilir.
- müsaderesine karar vermek