- yazı
isim Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi"Türklerde yazının kullanılması eskidir."
- yazı
isim Düz yer, ova, kır
- tasarım
isim Zihinde canlandırılan biçim, tasavvur"İmgeleme dayanan duyusal tasarımlar, şiirinin başlıca malzemesi." - S. Hilav
- yapı
isim Barınmak veya başka amaçlarla kullanılmak için yapılmış her türlü mimarlık eseri, bina
- deneme
isim Denemek işi, sınama"Bu denemeleri yaptığıma hiç pişman değilim. Bugüne kadar yararlıklarını görüyorum." - N. Hikmet
- dizgi
isim Basım için harfleri, kelimeleri, satırları, sayfalar oluşturacak biçimde düzenleme, tertip
- çizim
isim Çizme işi
- oluşum
isim Oluşma işi, teşekkül, teşkil
- yazma
isim Yazmak işi, tahrir"Kimi kez, hikâye yazmanın anlık bir istek olduğunu düşünürüm." - A. Ağaoğlu
- yazma
isim Bohça, yemeni, başörtü, yorgan vb. şeyler yapmakta kullanılan, üstüne boya ve fırça ile veya tahta kalıplarla desen yapılmış bez
- alaşım
isim, kimya Bir metalin belli oranlarda bir veya birkaç metalle ergimesiyle oluşan yeni metal, halita
- tahrir
isim Yazma, kitabet, kompozisyon
- tertip
isim Uygun bir sıraya, düzene koyma, sıralama
- mahiyet
isim Nitelik, vasıf, öz, asıl, esas"Üstelik tiyatroda her şey şahsi bir mahiyet arz eder." - A. K. Tecer
- derleme
isim Derlemek işi, tedvin
- anlama
isim Anlamak işi, anlamaklık, derk, fehim, intikal, tefehhüm, vukuf"Lavabonun aynasında yorgun bir suratla kendini anlamaya çalışan bu adama bakıyorum." - A. Ümit
- beste
isim Bir müzik eserini oluşturan ezgilerin bütünü"Belki hâlâ o besteler çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda" - Y. K. Beyatlı
- yapıt
isim Bir emek sonucunda ortaya konulan ürün, eser"Yapıtının sağlamlığına güvenen her sanatçı gibi şakasını da iyi karşılamıştı." - H. Taner
- nitelik
isim Bir şeyin nasıl olduğunu belirten, onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet"Niteliğini kestiremediği müzmin iştahsızlıktan, sürekli kırıklıklardan yorgun düşmüş." - A. İlhan
- kompozisyon
isim Ayrı ayrı parçaları bir araya getirerek bir bütün oluşturma biçimi ve işi
- terkip
isim Birleşim, birleştirme, bir araya getirme
- bileşim
isim Bileşme işi"Mustafa Kemal Dil Kurumunu, Tarih Kurumunu ulusal bir bileşim yaratılsın, ulusal bir bilinç doğsun diye kurmuş." - A. İlhan
- bileşme
isim Bileşmek işi, terekküp
- terekküp
isim Birkaç şeyin bileşmesinden oluşma, bileşme
- bestecilik
isim Bestecinin yaptığı iş, bestekârlık, kompozitörlük
- halita
isim, kimya Alaşım
- karışım
isim Birden çok şeyin karıştırılmasıyla elde edilen veya ortaya çıkan şey"Melez bir insan ırkının karışımı, bu adama kuvvet vermiş." - M. Ş. Esendal
- tümleme
isim Tümlemek işi
- uzlaşma
isim Uzlaşmak durumu, uyuşma (II), uzlaşı, uzlaşım, mutabakat, konsensüs"Yoksa mutlu bir şansla bir uzlaşma olacak, bu da yumuşak bir tasfiyeye imkân bırakacak mıydı?" - T. Buğra
- düzenleme
isim Düzenlemek işi, tertip, organizasyon"En saçma görünen batıl inançlar dahi insanın bir duygusunu, bir davranışını düzenleme gayesini güder." - M. Kaplan
- yaratma
isim Yaratmak işi"Bir sihirli kelimesi içinde şimşekler yaratmaya kadirdi." - H. C. Yalçın
- bir araya getirme
- yazı ödevi
- beste, bestecilik, bileşim, kompozisyon, düzenleme, tertip
- bileşim: kompozisyon
- tahrir vazifesi
- tertip.