- karşılaştırma
isim Kişi ve nesnelerin benzer veya aynı yanlarını incelemek için kıyaslama, mukayese
- üstün
sıfat Benzerlerine göre daha yüksek bir düzeyde olan, onları geride bırakan"Bu nazire gazeller muhakkak ki onlardan çok üstündü." - A. H. Çelebi
- üstün
isim, dil bilgisi Arap harfli metinlerde bir ünsüzün a, e seslerinden biriyle okunacağını gösteren işaret, fetha
- benzemek
-e İki kişi veya nesne arasında birbirini andıracak kadar ortak nitelikler bulunmak, andırmak"Ona göre işlemeyen, kurulmuş, bozulmuş bir saat hastalanmış bir insana benzerdi." - A. H. Tanpınar
- karşılaştırmak
-i, -le Karşılaştırma işini yaptırmak
- kıyaslamak
-i, -le Karşılaştırmak, oranlamak, örneksemek, mukayese etmek
- mukayese etmek
karşılaştırmak, kıyaslamak"Bu kitabın kahramanıyla hakikat arasında yeniden mukayeseye başladı." - P. Safa
- mukayese
isim Benzeterek veya karşılaştırarak değerlendirme, karşılaştırma, kıyaslama"Bu kitabın kahramanıyla hakikat arasında yeniden mukayeseye başladı." - P. Safa
- kıyas
isim Bir tutma, denk sayma
- eşsiz
sıfat Eşi benzeri olmayan veya eşi benzeri görülmemiş olan"Senin için, köyden fışkıran eşsiz bir zekâ diyorlar." - N. F. Kısakürek
- benzetmek
-i, -e Benzer duruma getirmek"Görevler insanları birbirlerine benzetiyor." - A. Kutlu
- salıştırmak, karşılaştırmak, mukayese etmek, benzetmek,
- karşılaştırılabilir olmak
- kıyas kabul etmek