- kuşak
isim Bele sarılan uzun ve enli kumaş"Emin olmak için kuşağından bir ayna çıkarıp camı bile çizdi." - İ. O. Anar
- halka
isim Çeşitli metallerden veya tahtadan yapılmış çember"Belinde uzun gümüş halkalarla asılı gümüş anahtarları vardı." - F. R. Atay
- ele geçirmek
yakalamak"El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk" - Z. O. Saba
- yaka
isim Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü"Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu." - Y. K. Karaosmanoğlu
- taşma
isim Taşmak işi
- yakalamak
-i Bir kimseyi veya bir şeyi elle tutmak"Üç ince dalı birleştirerek sıkıca yakaladım." - R. H. Karay
- kaçmak
-e Hızla koşup bir yere saklanmak"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." - H. R. Gürpınar
- tutmak
-i Elde bulundurmak, ele almak"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ö. Seyfettin
- kolye
isim Ucuna süs eşyaları konularak boyna takılan takı"Mercandan bir kolye ile mercan küpeler takmıştı." - N. Cumalı
- gerdanlık
isim Çoğu değerli taş ve madenlerden veya altın paradan yapılmış, boyna takılan takı"İki kadının boynuna çok değerli gerdanlıklar takılmıştır." - S. Birsel
- hamut
isim Araba koşumunda atların boyunlarına geçirilen ağaç veya üstüne meşin geçirilmiş çember
- yakasına yapışmak
- tasma takmak
- yaka takmak
- pişirmek için eti sarmak
- yaka tasma yakalamak
- yaka, tasma, yakalamak, araklamak, yürütmek
- yakayı kurtarmak
- yakayı kurtarmak.
- öfkelenmek. seize by the collar yakasına yapışmak. slip the collar yakayı sıyırmak