- düşme
isim Düşmek işi"Büyük bir maharetle kurulan pusuya düşmeme bıçaksırtı kalmıştı." - R. N. Güntekin
- bayılmak
nsz Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek"Anasının bayıldığını gören çocuk avaz avaz ağlamaya başlamıştı." - A. Kulin
- çökmek
nsz Bulunduğu düzeyden aşağı inmek, çukurlaşmak"Toprak çökmek. Yol çökmek."
- katlamak
-i Kâğıt, kumaş vb. nesneleri üst üste kat oluşturacak biçimde bükmek"Gazeteleri itina ile katlayıp cebine koydu." - S. F. Abasıyanık
- yıkılma
isim Yıkılmak işi"Duvarın yıkılması epey zaman aldı." - İ. O. Anar
- yıkılış
isim Yıkılma işi"Alman denizinden Türk denizine doğru bir yıkılış, büyük bir yıkılış vardı." - F. R. Atay
- çökme
isim Çökmek işi
- çöküş
isim Çökme işi
- düşmek
-e Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek"Havada uçan kuş, vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor." - R. N. Güntekin
- düşüş
isim Düşme işi"Politikada iktidar antipatik olduğundan oradan düşüş insanı sempatik eder." - B. Felek
- yıkılmak
nsz Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
- sönmek
nsz Yanmaz, aydınlatmaz, parlamaz olmak"Son yıldız vadinin üstünde bir yanıp bir sönüyordu." - T. Buğra
- daraltmak
-i Dar duruma getirmek"Hoyrat bir rüzgâr bütün gün tozu dumanına katmış, solukları kesmiş, göğüsleri daraltmıştı." - T. Buğra
- göçmek
-den, -e Yerleşmek amacıyla mahalle, köy, şehir veya ülke değiştirmek"Selanik elden çıkınca ailesi İzmir'e göçmüştür." - A. İlhan
- göçme
isim Göçmek işi
- bayılma
isim Bayılmak durumu
- çökertmek
-i Çöktürüp oturtmak"Ve devesini çökertip gözyaşları içinde düşünceye daldı." - N. F. Kısakürek
- cesaretini kaybetmek
- ciğerlere hava gitmemek
- katlanıp bukülmek
- ylkmak
- açılır kapanır
- açılır kapanır.
- kolaps
- yıkılma. collapsible portatif
- çökme yığma