- kasa
isim Para veya değerli eşya saklamaya yarayan çelik dolap"Arkaya doğru bir adım atıp sırtını meyhanecinin kasasına dayadı." - S. F. Abasıyanık
- kovmak
-i Sert veya küçük düşürücü sözlerle gitmesini söylemek, savmak, defetmek"Fethi Bey çalgıları kovdu, davul zurna istedi." - M. Ş. Esendal
- kasiyer
isim Kasa başında oturarak para alıp kasa fişi veren kimse, kasadar
- veznedar
isim Vezneci
- kasadar
isim Ticari kuruluşlarda kasada oturarak para alıp veren kimse"Sonra daha dolgunca bir maaşla bir tütün şirketine kasadar oldu." - R. N. Güntekin
- işine son vermek
- işten atmak
- işten atmak.
- kasiyer, kasadar
- kasiyer.