- kuyruk
isim Hayvanların çoğunda, gövdenin sonunda bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ
- sürtünme
isim Sürtünmek işi"Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz sesi işitti." - P. Safa
- çalı
isim, bitki bilimi Böğürtlen, ahududu gibi küçük, dalları dibinden çatallanan ve sapları odunsu bitki"Tozlu geçidimde durmuş, iki çalı arasından başımı uzatıyor, pencereden bakıyorum." - A. Ağaoğlu
- süpürge
isim Süpürme işinde kullanılan araç"Hasta bakıcının elinden süpürgeyi kaparak ut gibi çalmaya başlamış." - R. N. Güntekin
- fırça
isim Bir şeyin tozunu, kirini gidermekte veya bir şeye boya, cila sürmekte kullanılan, bir araya getirilerek bağlanmış kıl vb.nden yapılan araç"Yer yer kireç artıkları ve fırça çizgileri duruyor." - R. H. Karay
- fırçalamak
-i Temizlemek veya parlatmak için fırça ile sürtmek
- temizlemek
-i Arıtmak"Yeşil alanların, parkların, koruların klorofili kirli havayı süzer, temizler." - H. Taner
- süpürmek
-i Bir şeyin, bir yerin üstündeki çer çöp, toz toprak vb. şeyleri süpürge, fırça veya başka bir araçla toplamak, temizlemek"Herif süpürge ile fesini süpürüp de şak şak eline vurdukça un çuvalı gibi tozuyordu." - A. Rasim
- çalılık
isim Çalısı çok olan yer"Bir koyağa girip küçük bir çalılığa saklandılar." - Y. Kemal
- değinmek
-e Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek, dokunmak, temas etmek"Gündüz yüzme havuzunda açmadığı bir konuya değinmek gereksinmesi duyuyordu." - N. Cumalı
- fundalık
isim Funda ile kaplı yer"Çok geçmeden bölük, arkasında ince bir toz bulutu bırakıp dikenli fundalıklar arasından tespih dizisi gibi aktı." - A. İlhan
- boya fırçası
isim Boya sürmek veya resim yapmak için kullanılan değişik tür ve ölçülerde fırça"Kırk halayıklı saray yavrularına kaç senedir boya fırçası dokunmadı." - F. R. Atay
- savmak
-i, -den İstenmeyen birini yanından uzaklaştırmak
- fırça, fırçalama, çalı, çalılık, tilki kuyruğu, sürtünme, temas, fırçalamak, hafifçe değmek, sürtünmek, temizlemek
- hafifçe dokunmak
- müfreze çarpışması
- sık çalılık
- çalıllk