- yüksekten atmak
yapamayacağı şeyleri yapabilirmiş gibi söylemek"Mekik dokuduğu yüksek bez tezgâhından kalktı." - Ö. Seyfettin
- iftihar etmek
kıvanç duymak, övünmek"Bu kararı size tebliğ ederken çok derin bir inşirah ve iftihar duyduğumu ehemmiyetle kaydetmek isterim." - H. S. Tanrıöver
- atma
isim Atmak işi"Yolda giderken balgamını herkesin geçtiği yola atmayı çok doğal sayanı neden seveyim?" - A. Ağaoğlu
- övünmek
-le Bir niteliği sebebiyle kendini yücelmiş sayarak bundan abartmalı bir biçimde söz etmek, iftihar etmek"Sonra oyuncakları ile övünen bir çocuk gibi gülümseyerek ilave ederdi." - Y. K. Karaosmanoğlu
- övünme
isim Övünmek işi, kıvanç, iftihar"Ağabeyimiz övünmeyi çok seviyordu." - A. Kutlu
- övmek
-i Birinin veya bir şeyin iyiliklerini, üstünlüklerini söyleyerek değerini yüceltmek, methetmek, sena etmek, yermek karşıtı
- methetmek
-i Övmek"Evet, kendimi methediyorum, bile bile methediyorum." - P. Safa
- böbürlenmek
nsz, -le Övünerek kabarmak, üstünlük taslamak, kurulmak"Millete, vatana bir faydam dokunuyor diye böbürlenirdi." - S. F. Abasıyanık
- kendini methetmek
- ovünülecek şey
- övünmek, böbürlenmek
- övürlen kimse