- delik
isim Dar, küçük açıklık"Anahtar deliği karanlıktı, içeriden belli belirsiz sesler geliyordu." - Y. Atılgan
- kuyu
isim Su katmanına varıncaya kadar derinliğine kazılan, genellikle silindir biçiminde, çevresine duvar örülen, suyundan yararlanılan çukur"Kahveci Salih eğilmiş, az evvel sarkıttığı gazozları kuyudan çıkarıyordu." - H. Taner
- boru
isim Bir yerden başka bir yere sıvı, gaz vb. aktarmaya yarayan, içi boş, uçları açık, uzun ve dar silindir"Soba borusu kazanın içinden geçerdi." - N. Cumalı
- sondaj
isim Sondalama
- can sıkmak
bıkkınlık vermek
- canını sıkmak
sözlerle veya davranışlarla kişinin neşesini kaçırmak, huzurunu bozmak
- baş belası
sıfat Sıkıntı, üzüntü, eziyet veren
- baş ağrıtmak
başını ağrıtmak"Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı." - N. Cumalı
- sondaj yapmak
sonda ile yoklamak, sondalamak
- delgi
isim, teknik Matkap
- oyuk
isim Oyulmuş, içi boş ve çukur olan yer"Birbirine karışmış nal oyuklarından, gündüz beş on kişilik bir devriyenin geçip gittiği anlaşılıyordu." - F. R. Atay
- sıkıntı
isim İşsizlik, tekdüzelik, bezginlik vb. sebeplerden doğan ruhsal yorgunluk, cefa, eziyet"İçinin sıkıntısını ondan mümkün mertebe gizlemeye çalışarak, dereden tepeden konuşarak oyalandı." - P. Safa
- oymak
isim Aşiret
- çap
isim Cisimlerin genişliği, kutur"Tüfeklerin çaplarını sorsanız cevabını veremezler." - Ö. Seyfettin
- buluşmak
nsz, -le Bir araya gelmek"Arada sırada da olsa böyle buluşup konuşmak çok güzel oluyor, insanın çevreni genişliyor." - T. Yücel
- sonda
isim, teknik Suyun herhangi bir noktadaki derinliğini ölçmek, dip tabakaların yapısını incelemek için kullanılan araç
- sıkmak
-i Çevresine sarılarak veya bir şey sararak çepeçevre basınç altına almak"Yalnız kalan kadın titriyor, hıçkırarak kucağındaki yavrusunu sıkıyor." - Ö. Seyfettin
- delmek
-i Delik açmak, delik duruma getirmek"Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü." - P. Safa
- bizar etmek
tedirgin etmek, usandırmak"Kendinden bizar, dünyadan, insanlardan, her şeyden bizar, eve döndü." - M. Ş. Esendal
- bıktırmak
-i Bıkmasına yol açmak, bıkkınlık vermek, usandırmak"Bilmiyorum fakat bu Müfit meselesi beni bıktırdı." - P. Safa
- kalibre
isim Mermilerde, ateşli silahlarda çap
- usandırmak
-i Usanmasına yol açmak"Her gün birbirine benzeyen ölçülü, kavgasız yaşayış, bilmeyerek ikisini de usandırdı." - M. Ş. Esendal
- delik açmak
- delmek, oymak, delik, sondaj çukuru, oyuk, delgi, boru, kutru, sonda, can sıkıcı/usandırıcı/bezdirici kimse, büyük gel dalgası, met dalgası, canını sıkmak, sıkmak
- matkapla delmek