- ağarmak
nsz Beyazlaşmak"Sakalı ağardı fakat gönlü kocamadı." - N. Nâzım
- benzi atmak
ansızın yüzünün rengi sararmak, solmak"Benzi limon gibi sararmaya, gözleri ateş gibi parlamaya başladı." - Y. K. Karaosmanoğlu
- çekinmek
-den Saygı, korku, utanma vb. duygularla bir şeyi yapmak istememek, kaçınmak"Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman göz göze gelmekten çekindiğini de hissettim." - P. Safa
- ürkmek
nsz Bir şeyden korkup sıçramak, tevahhuş etmek"Gölgesinden ürkmüş bir Arap atı gibi şahlandı." - Ö. Seyfettin
- ağartmak. blencher tehlikeli veya tatsız seylerden çekinen kimse.