- acıkmak
nsz Yemek yeme gereksinimi duymak"Onların da karnı acıkmış olacak ki söz yemekten açıldı." - F. Otyam
- ağlamak
nsz Üzüntü, acı, sevinç, pişmanlık vb.nin etkisiyle gözyaşı dökmek"Annemi ölmüş gördüm rüyamda / Ağlayarak uyanmışım" - O. V. Kanık
- dövünmek
nsz Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek"Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu." - A. Gündüz
- feryat etmek
yüksek sesle haykırmak"Bu, bir hayat kurtarma feryadıdır." - B. Felek
- hayıflanmak
nsz Acınmak, üzülmek, yerinmek, esef etmek"Selanik'i Türk elinde görebilecek miyim? diye hayıflanıyordu." - F. R. Atay
- ağlamak, dövünmek, hayıflanmak
- üzüntüsünü beyan etmek
- üzüntüsünü beyan etmek.