- çevirmek
-i Bir şeyin yönünü değiştirmek"Nefes nefese koşan anneme, başını çevirmeden cevap verdi." - Y. Z. Ortaç
- kuşatmak
-i Çevresini sarmak, çevrelemek, çevirmek, abluka etmek, ablukaya almak, ihata etmek, muhasara etmek"Denize bakan yönü ile yan sınırlarını rüzgârı kesen sık kargılıklar kuşatıyordu." - N. Cumalı
- çevrelemek
-i İçine almak"Açık başımı çevreleyen beyaz saçlarım." - R. N. Güntekin
- ihata etmek
çevirmek, çevrelemek, kuşatmak, sarmak
- ihata etmek.